Salgın hastalıklar her dönemde devlet yöneticilerinin önde gelen sorunlarından olmuştur. Erken Cumhuriyet döneminin en önemli sorunlarından biri de hayvanlarda görülen bulaşıcı hastalıklardır. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulduğu yıllarda nüfusun çoğu çiftçilikle geçimini sağlıyordu. Özellikle hayvancılıkla geçimini sağlayan insanların en büyük korkusu salgın hastalıklar nedeniyle hayvanlarının telef olmasıydı. Atatürk, tarım ve hayvancılığın ülke ekonomisi için yegâne kaynak olduğu bilinciyle hayvanlarda görülen salgın hastalıklarla mücadeleye büyük önem vermiştir. Osmanlı Devleti döneminden kalan kısıtlı imkânlarla bu çalışmaların yürütülemeyeceği anlaşılmış yeni tıbbi kurumlar ve laboratuvarlar kurulmuştur. Bu kapsamda adeta seferberlik başlatılmış yerli, yabancı bilim insanları bir araya getirilerek yeni buluşlara imza atılmıştır. Ülkede ihtiyaç duyulan yerlere bölge laboratuvarları kurularak aşı, serum ve ilaç üretimi yapılmıştır. İmkânsızlıklara rağmen, Batılı devletlerin bulmadığı Sığır Vebası Hastalığının aşısını Türk Veteriner Süreyya Tahsin Bey bulmuştur. Yurt dışından alınan birçok ilaç, serum ve aşı Türkiye’de üretilmeye başlanmış, ekonomiye çok önemli kazanç sağlanmıştır. Cumhuriyetin ilk on yılında yapılan çalışmalarla birçok hastalığın tedavi yöntemi bulunmuştur.
Epidemic diseases have been one of the leading problems of state administrators in every period. One of the most important problems of the Early Republican period was infectious diseases in animals. In the years when the Republic of Turkey was founded, most of the population made a living from farming. Especially the greatest fear of people who made a living from animal husbandry was that their animals would perish due to epidemics. With the awareness that agriculture and animal husbandry are the only resources for the country's economy, Atatürk attached great importance to the fight against epidemic diseases in animals. It was understood that these studies could not be carried out with the limited facilities left over from the Ottoman Empire period, and new medical institutions and laboratories were established. In this context, a mobilization has been initiated, local and foreign scientists have been brought together and new inventions have been made Decisively. Regional laboratories were established in the cities needed in the country and the production of vaccines, serums and medicines was carried out. Despite the impossibilities, Turkish Veterinarian Süreyya Tahsin Bey has found a vaccine for Cattle Plague Disease that Western states have not found. Many drugs, serums and vaccines purchased from abroad have started to be produced in Turkey, and very important gains have been made to the economy. With the studies carried out in the first decade of the republic, the treatment methods of many diseases were found.