II. Abdülhamid hükümdarlığı süresince Yıldız Sarayı içerisinde yaşamış ve dış dünya ile bağlantısını belirli sınırlar dahilinde gerçekleştirmiştir. Geniş bir alan üzerine kurulmuş olan Yıldız Sarayı içerisinde; tiyatro, müze, kütüphane, eczane, atölyeler, gezinti havuzları, parklar ve çok sayıda kasır, köşk ve yapı bulunuyordu. Sarayın çevresi ise muhafız askerleri tarafından korunuyordu. Sarayda yaşayanların içerisinde Padişah ve ailesinden başka ilk göze çarpan Padişah’ı koruyup kollayan muhafızlardı. Yıldız Sarayı’nın özellikle Padişah’ın muhafazası Arap, Arnavut ve Türklerden seçilmiş olan üç farklı taburlar ve tüfekçiler tarafından sağlanırdı. II. Abdülhamid en çok Türklerden meydana gelen Süvari Ertuğrul Alayı efradının temiz yüreklerinden ve sonsuz sadakatlerinden emindi. Bu askerlerden bahsederken daima memnuniyet ve sitayişle bahseder ve onlarla görüştüğü zaman “öz hemşehrilerim!” diye hitap ederdi. Bu çalışma Türkler tarafından oluşturulan Süvari Ertuğrul Alayı’na ait bir künye defterinin değerlendirilmesinden ibarettir. Defterde geçen askerlerin komuta kademesi, gelmiş oldukları memleketleri ve alaydaki görevleri çalışmada ele alınmıştır. Çalışma ayrıca yaygın kanaatin aksine Süvari Ertuğrul Alayı’nın tamamının Karakeçili Aşiretine mensup kişilerden oluşmadığını ortaya koymaktadır.
During his reign, Abdülhamid II lived in Yıldız Palace and made his connection with the outside world within certain limits. The Yıldız Palace, built on a large area, contained a theater, museum, library, pharmacy, workshops, walking pools, parks, and numerous pavilions, mansions, and buildings. The palace was guarded by soldiers. Among those living in the palace, apart from the Sultan and his family, the most noticeable were the guards who protected and watched over the Sultan. The protection of Yıldız Palace, particularly of the Sultan, was provided by three different battalions and riflemen selected from Arabs, Albanians and Turks. Abdülhamid II was sure of the pure hearts and endless loyalty of the members of the Cavalry Ertuğrul Regiment, which consisted mostly of Turks. When he talked about these soldiers, he always spoke with satisfaction and admiration, and when he met with them, he would call "my own countrymen!" This study consists of the evaluation of a registry book belonging to the Cavalry Ertuğrul Regiment created by the Turks. The command level of the soldiers in the notebook, their hometowns and their duties in the regiment are discussed in the study. The study also reveals that, contrary to popular belief, the Cavalry Ertuğrul Regiment is not entirely composed of members of the Karakeçili Tribe.