Bir milletin sahip olduğu temel ayırıcı göstergelerin başında kültürel mirasları gelmektedir. Gerçeği ve hayâli birleştiren bir tür olan masallar somut olmayan kültürel mirasın sözlü anlatımlar başlığı altında yer almaktadır ve korunması gereken bir değer olarak kabul edilmektedir. Günümüzün değişen üretim, aktarım ve tüketim ortamları göz önünde bulundurulduğunda masalın korunması ve yayılmasında nasıl bir yol izlenmesi gerektiği ve bu yolların nasıl çeşitlenebileceği üzerinde düşünülmesi gereken bir konudur. Müze çalışmaları masalın yaşatılarak korunması bağlamında sürdürülebilir bir yöntemdir. Değişen müze anlayışıyla müzelerin bir araştırma ve uygulama merkezine dönüşmesi masal ve müzeyi biraraya getirebilmektedir. Dünyada örnekleri görülen Türkiyede de yeni yeni öncü örneklerine rastlanılan masal müzelerinin tarafımızca önerilen modeli Kırk Odalı Masal Müzesidir. Çalışmamızda bu kapsamda önce müze kavramı ve halk bilimi müzeciliği üzerinde durulmakta, müzelerden örnekler verilmekte, Türk masallarından hareketle Kırk Odalı Masal Müzesinin kurulabileceği dile getirilmekte, müzenin hangi içerik ve özellikte olması gerektiği ile ilgili öneriler sunulmaktadır.
Cultural heritage is one of the main indicators of a nation. The fairytale which is a kind that combines reality and imagination, is under the title of intangible cultural heritage and is considered to be a value that needs to be protected. Within changing production, transport and consumption environments of today, it is a matter to consider how to protect and spread the fairytales and how to diversify them. Museum work is a sustainable method in the context of keeping the fairy tale alive. The fairytale museums can be seen in the world and it is a new concept in Turkey. In this context, we focuse on the concept of museum and examples of the folklore museums. And then we suggest a museum model which is called Forty-Room Fairytale Museum and list the content and characteristics of the museum.