Bu çalışmanın amacı, etkileri bugüne kadar güçlü bir şekilde devam eden 1923Türk-Yunan nüfus mübadelesini incelemektir. Nüfus mübadelesini inceleyen bazıbilim insanları, Osmanlı coğrafyasında yeni ulus-devletlerin kuruluşuna vurguyaparak insanlık dramı temasının üzerinde durmuşlardır. Bu tür tarihyazımı,imparatorluk sistemlerinin milliyetçilik, emperyalizm, modern savaşlar ve çeşitliantlaşmaların etkisi altında değiştiği ve dönüştüğü daha geniş bir panoramayı gözardı ederek, nüfus mübadelesinin Müslümanlar ile gayrimüslimler arasında çokeskiye dayanan ezeli nefretin ürünü olduğu anlayışına dayanır. Bu makalegözetleme ve yönetim zihniyeti kavramlarına atıfta bulunarak, erkenCumhuriyet döneminde Türk yönetici elitlerinin göçmenlerin iskân ve nüfushareketliliğini kontrol altına almak için uyguladıkları kanun ve düzenlemelereodaklanmaktadır. Bu çalışma, Giritli Müslüman mübadillerin pasif aktörlerolmadıklarını iddia eder, çünkü Giritli Müslümanlar merkez ve yerel idareleredilekçe göndermek yoluyla kendi taleplerini dile getirmiş ve aynı zamanda kendistratejilerini belirlemişlerdir. Göçmenlerin bölgesel, kültürel ve dilselfarklılıklarına rağmen, tek parti rejiminin (1923-1946), göçmenleri Türk ulusalkimliğine entegre etmek için bazı girişimlerde bulunduğu ve çeşitli yöntemleruyguladığı unutulmamalıdır. Ayrıca bu makale, zorunlu göçün travmatikhafızasının, göçmenlerin kimliklerini ve kendilerini tanımlama biçimlerini nasılşekillendirdiği sorusunu ele almaktadır. Milliyetçi anlatıya karşı kendinikonumlandıran ve temel olarak Cumhuriyet Arşivleri ve Türkiye Büyük MilletMeclisi Zabıt Ceridelerini kullanan bu çalışma, mübadillerin kendilerini nasıltanımladıklarını incelemeyi ve Türk yönetiminin ideolojileri ve politikalarıylanasıl bir ilişki geliştirdiklerini açıklamayı amaçlar.
The aim of this article is to examine the Turkish-Greek population exchange in1923 whose legacy remains strong to this day. Some scholars examining thepopulation exchange emphasized the theme of human tragedy stressing thefoundation of new nation-states in the Ottoman world. This sort of historiographyis based on the notion that the population exchange is the product of an age-oldprimordial hatreds between the Muslims and non-Muslims, disregarding thewider panorama in which the imperial regimes were changing and transformingunder the impact of nationalism, imperialism, modern wars, and various treaties.Referring to the concepts of surveillance and governmentality, this articlefocuses on laws and regulations that Turkish ruling elites applied in order tocontrol the migrants settlement and mobility in the early Republican era. Thearticle argues that Cretan Muslim exchangees were not passive actors since theyvoiced their own demands as well as devised their own strategies by petitioningthe central and local authorities. One should not forget that despite spatial, culturaland linguistic variations of the migrants, the single-party rule made certainattempts and implemented various mechanisms to integrate them into the Turkishnational identity. Moreover, the article deals with the question of how thetraumatic memory of the forced migration shaped migrants identities and theirself-identification. Positioning itself against nationalist narratives and usingmainly the Turkish Rebuplican Archives and the minutes of the Turkish GrandNational Assembly, this paper aims to analyze how these exchangees identifythemselves and to illustrate what kind of a relationship they developed with theideologies and policies of the Turkish regime.